Benzin vardı, şeker vardı, şerbet yapıp biz mi içtik?
Bazen insanın kendisini yönetmesine güvenilmemesi gerektiği söylenir? O zaman insanın başkalarını yönetmesine güvenilebilir mi? Veya insanı yönetmesi için krallar kılığına bürünmüş melekler bulabilir miyiz? Bırakalım bunun cevabını tarih versin.
Bütün evrende her şeyin yaratıcısı ve efendisi olan bir Tanrı vardır… İnsan topluluğunun en iyi yönetim biçimi de tek bir kişi tarafından yönetilenidir.
Gelecek kuşakları, kıyamete dek bağlamak ya da onlara hükmetmek ya da dünyanın nasıl ve kim tarafından yönetileceğini sonsuza kadar emretmek hak ve yetkisine sahip hiçbir parlamento, hiçbir gurup, hiçbir insan soyu hiçbir ülkede asla mevcut olmamıştır, asla olmayacaktır ve asla olamaz da… İnsanın insan üzerinde mülkiyet hakkı yoktur; bunun gibi hiçbir insan neslinin de gelecek nesiller üzerinde tasarrufa hakkı yoktur.
Yeni bir ekonomik çağı yaşıyoruz. Yönetim başarı için harekete geçmeli, sorumlulukları öğrenmeli ve değişim için liderlik üstlenmelidir.
Beyler örf ve kanuna nasıl riayet ederlerse, halk da aynı şekilde örf ve kanuna itaat eder. Beyler hangi yoldan giderse, beylerin bu gidişi kulun da yoludur.
Bey memleket ve kanunu siyaset ile düzene koyar; halk hareketini onun siyasetine bakarak tanzim eder.