Hiç bir önem taşımayan kelimelerim zamanın dalgaları üstünde hafifçe dans edebilirler, mana ile ağırlaştıklarında dibe çökerler
Pilavın Üstüne Et!
Bir gün, Necip Fazıl hoşlanmadığı birisiyle yemek yemek zorunda kalmış. Yemek için bir lokantaya gidip, bir masaya oturmuşlar.
Garson siparişleri almak üzere masalarına gelip:
– Hoş geldiniz efendim, ne alırsınız, ne arzu etmiştiniz? diye sorar.
Necip Fazıl’ın yanında yemeğe gelen adam siparişini verir:
– Pilavın üstüne et!
Bunun üzerine garson Necip Fazıl dönerek siparişini sorar; Üstad da şöyle der:
– Benim, pilavın üstüne et-me!
Davranışlar kelimelerden daha fazla konuşur, daha çok şey ifade eder.
Savaşımı kelimelerle vermeyi yeğledim ve kelimelerle saldırdım düşmanlarıma.
Kelimelerin kuvvetini bilmeyen insanlarla esaslı bir konuyu konuşmak mümkün değildir.
Düşüncelerini tam ve yerinde kelimelerle ifade edemeyen, yanlış tartılarla tam iş görmeye çalışan satıcıya benzer.
Dilde söylenmesi ve yerinde kullanılması en güç kelime ben’dir.